HOMŞETZMA DAN HEMŞİNCE YE UZANAN ENTERESAN BİR DİL HİKAYESİ
Hemşince ismi nerede zikredilirse kafamda hep birçok soru işaretleri oluşturmaktadır.
Benim gibi biraz sorgulamayı sevenler için Hemşince bir kaç bilinmeyenli bir denklem gibidir. Öyle ya ben Çamlıhemşin doğumlu bir Hemşinli olarak, Hemşince diye bir dil hiç duymadım. Bize göre Hemşince, Türkçenin, bizim oranın aksanı ile konuşulduğu bir ağzıdır.
Peki, o zaman bu Hemşince nereden çıktı?
Kimler buna Hemşince dediler?
Bizler bunu konuştuk mu veya bazılarının dediği gibi unuttuk mu?
Peki, bizim Ermenice olabilir dediğimiz kelimeler aslında nedir?
Bununla ilgili kimler neler yazdı?
Batı Ermeni diyalekti olarak kim belirledi?
Hemşince diye bir dil, Koruma altına alınması gereken diller arasına alınmış mıdır?
Bunu kimler önermiş ve sonucu ne olmuş?
UNESCO’nun buradaki durumu nedir?
Daha da ilave edilecek birçok soruların da çıkabileceği bu durum için araştırmalarımı yaparken benim bu konuşulan lehçeyi bilmediğim gerçeğini de unutmadan araştırma
yapmaya gayret ettim.
HEMŞİNCE NEREDEN ÇIKTI?
Bizler biraz evvel de yazdığım gibi bunu hiç bir zaman bir dil gibi bilmedik. Çünkü Hemşince bize göre bölgede konuşulan Türkçenin bir ağzıdır.
Fakat Hopa tarafının hep bir dil konuştuğunu duyardık. Hatta bizi dil bilmediğimiz için suçladıklarını ve kendi kendilerine dil bilmeyen Hemşinli olur mu diye dalga geçtiklerini de duyardık.
Biraz araştırma yapınca Hopa tarafındaki Hemşinli kardeşlerimizin kendilerine Homşetsi dediklerini ve konuşulan bu dile de Homşetzma dediklerini öğrendim.
Bu kelime aslında Hemşince demekmiş ama biz Rize’de yaşayanlar ne Homşetsi ne de Homşetznak kelimelerini hiç duymadık ve bilmeyiz.
Sorunun kökeni aslında Homşetznak dendiği zaman sadece Hopa Hemşin’ini kapsaması, Hemşince dendiği zaman ise tüm Hemşinlileri kapsıyor olmasında yatmaktadır.
BÜTÜN MESELE BU MANİPÜLASYONDUR
Hani derler ya bir deli kuyuya bir taş atarmış yüz akıllı çıkartamazmış meselesi gibidir bu konu.
Belki hatırlayanınız vardır. Zamanında bir Laz Derneği kuruluşu için Lazlar birbirine girmişlerdi. Çünkü bir yabancı vakıf Lazlar dernek kursun diye, Festivaller yapsın diye ve birisi yöneticilik yapsın diye kesenin ağzını açmıştı ya. İşte Hemşince hikâyesi de ta oralara dayanır.
Laz Derneği GOLA’nın kuruluşunda başı çeken ve maaşa bağlanan (Laz sitesinden alıntıdır) Birol Topaloğlu ve arkadaşları mevcuttu ya, işte onlara yardımcı olan arkadaşlardan bazıları da daha sonra benzeri görülen yollarla Hemşinliler için HADİG Derneğini kurdular.
Hatta bu kesmedi Hemşince şarkılar söyleyen bir gurup kurup ilk yedi konserlerini Ermenistan ve Rusya’da verdiler.
Bir şarkıcı kadın çıktı ve Hemşince söylemeye Rusya’ya gidiyorum dedi ve oradaki Ermeni festivallerine katıldı. Hatta Birol Topaloğlu eşliğindeki GOR Derneği faaliyetlerinde
ve kendi adına çıkarttığı albümlerinde sıkça bu Hemşince kelimesini söylemeye başladı.
Birol Topaloğlu bir albümünün Türkçe yazılan açıklamalarında yöremize ait ve saf bir Türkçe ile söylenen bir destanının açıklamasında dil olarak Hemşince tabirini kullanırken
aynı albümün İngilizce açıklamalarında ise Hemşince için Hemşin Ermenicesi tabirini bile küstahça kullanabilmekteydi.
Öyle ya kendisi bir Laz olan Birol Topaloğlu neden ve nasıl bu tabiri sıkça kullanabiliyordu?
Bizim aydın geçinen müzisyen arkadaşlarımızda hiç sorgulamadan bu tabiri kullanır hale geldiler.
Bu benzeri örneklerle bir anda Hemşince diye bir dil gündemimize girdi.
Aslı Homşetznak olan bu dilin ilk kim tarafından ortaya atıldığı konusunda ise VOVA gurubu ile Hemşin Müzik çalışmalarını yaptığını iddia eden Hikmet Akçiçek’in bir ermeni
kanalına verdiği “Buna ilk defa Kazım Koyuncu tarafından Hemşince denildiğini duydum. Daha evvel buna Hemşince denildiğine hiç şahit olmadım!” ifadesinden anlamaktayız.
SİZE DİLİNİZİ UNUTTURMUŞLAR!
Peki, bu dil Hopa’da var da bizde niye yok sorusuna ise gene ileri zekâlı görüntülü, aydın geçinen kardeşlerimiz küstahça “Size dilinizi unutturmuşlar!” diye fütursuzca ahkâm bile kesebilmekteydiler.
Birçok yerde karşılaştığımız bu küstahça ve bizler için son derece aşağılayıcı cevap için en bariz örneklerden birisini de Şerif Yılmaz’ın Hemşinlilerin Kökeni kitabının 85. sayfasında dip not olarak kullandığı bir makalenin içinde okuyabilirsiniz. Çamlıhemşin’de çekildiği ve bölgede hiç dil olmadığı için bizlerden de çok eleştiri alan SONBAHAR filmi Kritiğinde Nur Yılmaz Ercin diye birisi yazdığı makalesinde çıkıp,”Hiç kimse de silah zoruyla Hemşince konuşmayı yasaklamamıştı… Ama görünen o ki;zamanın mahalle baskısı zamanla işlemişti. Bizimkiler dışlanmamak, alay edilmemek için çok uzun yıllar dil bildiklerini söylememişlerdi!” diye yazabilmektedir.
Ben bu arkadaşı tanımıyorum ama BİZ derken kime hitap ettiğini açıkça bilmiyorum. Bu sebeple bu arkadaşın kimin mahalle baskısından bahsettiğini de anlamak mümkün değil. Ayrıca kimden neyi saklayacaklar.
Bu arkadaşın mevcut bölgeyi gördüğüne bile inanmıyorum. Yani anlayacağınız “Meydan boş. Salla gitsin!” yapmışlar. Adeta ahkâm kesmişler.
Yahu niye sadece biz dilimizi unutuyoruz?.
Hopalılar unutmuyor!
Lazlar unutmuyor!,
Kürtler unutmuyor! da bizler niye unutuyoruz?
Hadi erkeklerimiz gurbette ama İn, Cin geçmez kapalı bir coğrafya olan bölgemizde kadınlarımız hep köylerinde ve evlerinde yaşamışlardır.
Bu kadar izole edilmiş bir toplum olarak Kadınlarımız bu dili nasıl unuturlar.
Ayrıca biz bu kadar salak bir toplum mu yuz ki unutuyoruz!
diye şimdi de kendi kendinize söylendiğinizi gözlemleyebiliyorum.
Aslında biraz araştırabilseler durumun hiç de söylendiği gibi olmadığını bizzat göreceklerdir.
Fakat konuya rant için bakanları hariç tutarak, rant dışında bakanların daha ziyade takım tutar gibi fikir tuttukları ve detay araştırmadıkları için konulara at gözlüğü ile baktıklarını rahatça söyleyebilirim.
Ben sağında solunda uç kısımlarının meselelere at gözlüğü ile baktıklarından dolayı aynı mertebede görüyorum. Yani sağında solunda uç kısımları bana göre bağnazdır.
HOMŞETZNAK İÇİN BATI ERMENİ LEHÇESİ DENMESİ SORUNU
Bu konu kendi içerisinde bile çok tartışılan bir konudur. Hakikaten bu lehçe Batı Ermenicesinin bir lehçesi midir yoksa alakası yok mudur? Ayrıca neden coğrafi olarak daha
yakın olduğu halde Doğu Ermenicesi değil de Batı Ermenicesi.
Bu lehçenin aslında Ermenice ile hiç bir alakası olmadığını söyleyenlerin başında Yunus Altunkaya geliyor.
Yunus Altunkaya yazmış olduğu Hemşince adlı iki kitap ile bu konuya son derece açık bir şekilde cevap veriyor ve bu lehçenin Ermenice ile hiç bir alakası olmadığını söylüyor.
Ayrıca Şerif Yılmaz ve Remzi Yılmaz da yazmış oldukları kitaplarda bu lehçenin Ermenice ile hiç bir bağlantısı olmadıklarını söylüyorlar.
Fakat kitap yazmış olsalar da adına HADİG denilen bir derneğin bağnaz bazı üyelerini maalesef aşamıyorlar çünkü onlar bir kere Batı Ermenicesine kafayı takmışlar.
Kaynakların çoğunda bu lehçeyi, Batı Ermenicesine bağlayan kaynak kişi olarak Bert Vaux diye 1968 doğumlu Amerikalı bir profesör gözükmektedir.
Kökenini tespit edemediğim bu arkadaş ki, Ermeni olduğunu düşünmüyorum, önce herhalde okul mezuniyet yılı olan 1992 yılında yani 24 yaşında iken Ermenilerle
çalışmaya başlamış ve 1996 yılında yani 28 yaşında “Ethnographic Materials from the Muslim Hemshinli with Linguistic Notes. Annual of Armenian Linguistics 17:25-45.” diye bir makale yazmış yani tercümesi “Müslüman Hemşinlilerden Dilbilgisi Notları ile Etnografik Materyaller”.
Bu arkadaşın Ermeni olduğunu ve dil bildiğini gösterir hiç bir kaynak bilgi olmamasına rağmen tahmini okul mezuniyeti ile 24 yaşında Ermenilerle beraber çalışmaya başlayan bu kişi muhtemelen hiç bölgeye gelmeden oturduğu yerden 28 yaşında Hemşinlilerle ilgili ilk makalesini yazmış.
1996 yılında yani 28 yaşında Ermeniler ve Hemşinlilerle ilgili makale yazdığı dergi olan Annual of Armenian Linguistics adlı bir Ermeni dergisinde Hemşince ile ilgili ahkâm
kesmeye başlamış.
Bu kadar yoğun Ermeniler ile iç içe çalışan bu arkadaşın bu projelerde ise yanında Kevork Bardakjian diye başka bir ermeni vardır.
1942 yılında Beyrut’ta, kökleri Antep’e uzanan bir aileye doğan Kevork Bardakjian, Erivan Devlet Üniversitesi’nde Ermeni dili ve edebiyatı okumuş ve çalışmalarında Bert Vaux’a hep destek vermiştir.
Sürekli Ermenilerle çalışma neticesinde 92 den beri yazmış olduğu Ermeni yanlı yayınları sebebiyle Bert Vaux; 1999-2006 yılları arasında makale yazdığı The Annual of Armenian Linguistics dergisinde General Editor olarak çalışmaya başlamış.
Bu süreçlerde 2001 yılında Journal of Armenian Studies dergisi için “Hemshinli: The forgotten Black Sea Armenians” makalesini ve 2007 yılında The Hemshin kitabı için “Homshetsma:The Language of the Armenians of Hamshen” makalelerini kaleme almış.
Son makalesi de gene 2013 yılında yayınlanan “Khodorchur: Lost Paradise.Memories of a land and its people.” kitabı için “The Armenian dialect of Khodorchur" yazısı yani
"Hodorçur ermeni dialekti” yazısıdır.
Öncelikle bu kadar yoğun Ermenilerle çalışmış olan bir kişinin tarafsızlığını sizlerin görüşlerine bırakıyorum.
KAYNAK KİŞİ OLAN BERT VAUX BİLE TESPİT YAPMIYOR
Fakat ısmarlama yazılar ve kaynak yaratılmaya çalışılan yazılar olduğuna inandığımız ve şu anda HOMŞETZNAK için Batı Ermenicesi diyalekti teşhisini koyduğuna inanılan bu kişi bile lehçe ile ilgili yorumunda “Homshetsma is generally treated as a dialect of western Armenian” cümlesini kurmaktadır. Yani Türkçe tercümesi ile “Homsetzma genel
olarak Batı ermeni dialekti olarak muamele (işlem) görür” diye çevrilmektedir.
Yani anlayacağınız Genel kaynak kişi gösterilen Bart Vaux bile bu lehçeye tespit yapamıyor, Millet bunu genel olarak bu şekilde değerlendirir diyor.
Kim değerlendiriyor, “genel millet” dediği kimdir belli değil.
Hani amiyane bir söz ile topu ortaya atıyor kim alırsa diye.
Ayrıca o bile bu konuşulan Homsetzma’ya dil demiyor, diyalekt diyor. Çünkü bir diyalekt veya lehçeye dil diyebilmeniz için çok farklı kıstaslara ihtiyaç var ve Homsetzma
bunların hiç birisine uymuyor.
Konuştuğum ve konuda uzman olan birçok arkadaş konuşulan bu lehçenin tek başına konuşulamayacağını destek olarak ikinci bir dile ihtiyaç duyulduğunu söylemekteler.
Bu vurguyu aynı zamanda Ankara da bir panel de konuşmacı olan Tarihçi Mehmet Bilgin de ifade etmiş ve Dil konusunda;
“The Hemşin’ kitabında Bert Vaux aynen, “ Hemşince Batı Ermenicesinin diyalektiği olarak algılanabilir” der.
Dikkatinizi çekerim, diyalektiğidir diyemez.
Çünkü bilimsel olabilmek iddiası olan bir kimse buradan ileriye gidemez ve bir sürü farklılık dolayısı ile Ermenice konuşan biri ile Hemşince konuşan birisi asla anlaşamaz.
Bir Ermeni Hemşince konuştuğunu iddia ediyorsa biliniz ki, Hemşinceyi öğrenmiştir.
Yani Hopa bölgesindeki Hemşinlilerle, Hemşince konuşabilmek için eğitilmiştir.” demektedir.
Peki, bu Homsetzma’ya Batı Ermenicesi tespitini yapan kimdir?
İşte bu muamma henüz çözülebilmiş değil. Kaynak kişi olarak birçok isim ortaya atılıyor, fakat kaynakların kökenine indiğiniz zaman diğer ermeni kaynaklarında olduğu gibi ana kaynak ortadan kayboluyor ve kimse asıl kaynak kişi olarak gözükmüyor.
BİR GARİP UNESCO HİKÂYESİ
Bir gün medyada Hemşincenin Unesco tarafından kaybolan diller arasına dahil edildiği yazıları ardı ardına yayınlanmaya başladı.
Hani insanın bazen gardı düşer ya aynen öyle bir ruh hali içerisindeydim.
Gerçi ben zaten bu lehçeyi bilmiyordum.
Fakat kafamda oluşan birçok sorulara cevap bulabilmek için araştırmaya başladım.
Bu dili Batı Ermenicesine bağlayan kimdir ve benzeri birçok soru şorular ile UNESCO’nun Türkiye ayağı olan TÜRKİYE MİLLİ KOMİTESİ BAŞKANLIĞI’na gidip Başkan Prof. Dr. Öcal OĞUZ ile görüştüm.
Ben sorularıma daha başlarken Öcal Bey bana “Metin Bey, Unesco’nun böyle bir çalışması yoktur" dedi.
Hocam gazeteler, medya derken Öcal bey bana“ Bunlar maalesef bilinçli yapılan manipülasyonlardır"dedi.
Bu bize iş yapan bir sivil toplum kuruluşunun adeta “Hani şurada da böyle bir dil varmış” gibi bir atlas oluşturduğu ve notlarını aldığı bir alandır ve bizimle direk bağı veya onayımız yoktur dedi.
Hocam bize bunu yazılı verebilirmisiniz dediğimde ise resmi bir yazı gönderin verelim dedi.
Bizlerde aşağıdaki gibi bit metin oluşturarak müracaat ettik.
Unescoya müracaat yazısı
Bizlere gelen cevap ise aynen aşağıdaki gibidir.
Unesconun cevap yazısı
Sizin de burada göreceğiniz gibi Sivil toplum kuruluşu üzerinden götürülen ve UNESCO’nun bu atlasa girecek diller konusunda hiç bir faaliyetinin bulunmadığı ve tamamen manipülasyona yönelik olan bu çalışma aslında tam bir uydurmalar komedyasıdır.
Peki, bu tespitin o atlasta yer almasını sağlayanlar kimlerdir.
Dil için Müracaat yazısı
Anladığım kadarıyla Kaba YüCEL ELIF diye birisi Bert Vaux’un The forgotten Black Sea Armenians yazısına istinaden bu dilin Atlasa alınmasını öneriyor ve Tapani Salminen diye biriside onaylıyor.
Yani Unesco’nun kaybolan diller arasına alındığı iddia edilen Hemşince bu iki kişinin gayretleri ile perçinleştirilmeye çalışılmıştır.
BU KADAR BASİT
Fakat AGOS ve HRAND DİNK Vakfı önde olmak üzere özellikle basında zaten güçlü olan Ermeni kökenli yazar ve yöneticiler ile Hrand Dink’in ölümünden sonra oluşan sempati rüzgârlarını arkasına alan bazı basın mensupları bu tip Manipülasyon yazılarının Basınımızda sıkça yer almasını sağlayabilmekteler ki bunların hepsi o bölge insanının sözde ermeni kökenleri için bir algı yaratılması doğrultusundadır.
HEMŞİNCE ÖĞRETİYORUZ YUTTURMACASI.
Dil konusunda ilk kitap olmasına rağmen Yunus Altunkaya’nın Hemşince kitabını beğenmeyen ve yeterli görmeyen HADİG Derneğinin bazı yönetici ve üyeleri ise kendi dernekleri bünyesinde Hemşince öğretiyoruz adı altında ortaya çıkıp içi Batı Ermenicesi ile doldurulan farklı bir dili gençlere Hemşince diye öğretmeye çalışmaktadırlar.
Yunus Altunkaya yazdığı kitabında Hemşincenin Ural Altay dil gurubundan geldiğini iddia etmesine ve bu görüşe birçok kişinin onay vermesine rağmen Batı Ermenicesi diye tutturan gurup ise Hint Avrupa dil gurubunda olduğunu iddia etmektedir.
Zaten onlara göre hangi gurup olduğu önemli değil ki.
İstanbul’da bazı Ermeniler ile bir araya gelip Hemşince dedikleri bu lehçenin içini Ermenice ile doldurup millet Hemşince öğretiyoruz adı altında Ermenice öğretmeye çalışıyorlar.
BÖLGE İLE BAĞ KURMA ÇALIŞMALARI
Azerbeycan Türkü bir arkadaşım olan ve Ankara da da seminer veren Araz Qurbanov ile yapmış olduğumuz sohbetler esnasında bana söylemiş olduğu bazı enteresan konular vardı.
Araz Bey bana “Sizler anlamadığınız her şeyin Ermenice olabileceğine inanmışsınız. Hatta bu merakınızı gidermek için de açıyorsunuz bir Ermenice Türkçe sözlük ve kelime, orada gördüğünüz zaman tamam demek ki bu Ermenice diyorsunuz. Bu çok yanlış çünkü sizlerin anlamadığı birçok kelimeyi bizler anlıyoruz. Hatta bizim anlamadıklarımızı da Uygurlar, Özbekler gibi Türkler anlıyorlar. Ermeni sözlüklerinde gördüğünüz kelimelerin kökenine hiç bir zaman bakmıyorsunuz. Çünkü Türkçede bile bir kelime sözlükte
varsa, kökenine baktığınız da Türkçe değil başka diller çıkabilmektedir.
Bu sebeple sizlerin Ermenice Türkçe sözlüklerinde kelimenin kökenini gösterenlere dikkatle bakmanız lazım.
Dil bilimci Acaryan bile 1926 Bakü Türkoloji konferansında Türklere yaklaşık 200 kelime verdiklerini fakat Türklerden 4500 civarı kelime aldıklarını belgelerde anlatmış. Fakat sizin bu yanlışınız Ermenilere güç vermiş ve onlar da ellerinde bölge ile ilgili tarihi hiç bir belge olmamasına rağmen kendi tarihleri ve bölge ile bağlantı kurabilecekleri konuların peşine düşmüşler.
Kelimelerinizi Ermenice yapmaya çalışmışlar. Anlamadığınız kelimelerin çoğu Ermenice değil” demişti.
THE HEMSHIN KİTABINDAN KHODORCTHUR KİTABINA UZANAN AYNI NAKARAT
Araz beyin söylediklerini destekler nitelikte bir çalışmayı da daha sonra gözlemleme imkânı bulduk. Önce The Hemshin kitabını çıkartıp ısmarlama yazılarla konuyu perçinleştirmeye çalışan Aram Arkun editoryasındaki bir ekip kısa bir zaman sonra da Khodorchur kitabını çıkartarak aynı kaynakları ve ısmarladığı kişileri kullanmışlardır.
İlave olarak ise muhtemelen o güne kadar birçok yerler de yayınlanan ve bizim bölgemize ait olan kelimelerden bir sözlük yapıp Shushan Avagyan diye birisine güya tercüme ettirmişlerdir.
Bu kelimelerin hiçbirisi hakkında bu sözlükte Ermenice olduğuna dair hiç bir belirti yoktur.
Ama kitaba bakan kişi bu sözlüğü görünce otomatik olarak “Aaaaaa demek ki bu kelimeler Ermeniceymiş!” diyebilmektedir.
İŞTE ALGI OPERASYONU BURALARDADIR.
Sana ait olmasa bile kendinle ilgili yerlerde yayınla ki sana aitmiş gibi gözüksün.
ASIL SÖZLÜK YAKINDA PİYASADA
Zaten bu kelimeleri bölge insanı anlamadığı için Ermenice olabileceği ihtimalini düşünmüştür.
Kelimeler irdelendikçe Ermenice olmadığı ortaya çıkmaktadır.
Meşhur Ermeni dilbilimcisi Acaryan’ın 1926 Bakü Türkoloji Kurultayında söyledikleri çok önemlidir.
Acaryan Türkoloji Kurultayı’nda sunduğu bir bildiride Türkçeden Ermeniceye geçen kelimelerin sayısını 4.262, Ermeniceden Türkçeye geçen kelimelerin sayısını ise 200 olarak vermiştir.
Bu noktadan baktığınızda aslında neyin nece olduğu araştırılması gereken önemli bir konudur. Bu konuda senelerdir çok önemli çalışma yapan Mine Arıcı Yılmaz arkadaşımızın sözlüğü yakında piyasaya çıkacaktır. Konu ile ilgili görüştüğümüz bu arkadaşımız, yapmış olduğu çalışmada tespit etmiş olduğu 16.000 kelime ile ilgili şunları söylemiştir; ” Çalışmadan esas, yöremizde konuşulan Türkçe içinde kullanılan, güncel Türkçe sözlükler içinde yer almayan kelimelerin, Türkçe ile olan ilişkisi, başka hangi Türk lehçelerinde ve hangi dillerde konuşulduğunun tespiti ve tüm bu verilerin bir arada izlenebilmesini sağlamaktır. Bu ilkeden hareketle ulaşılan sayısal veriler, Türkçenin Hemşin ağzında konuşulan kelimelerin büyük bir çoğunluğunun –iç içe geçmiş birçok kelime olduğu için sayısal tespit çok zor- orta Türkçe olarak tabir edilen ve Divan-ı Lügat-it Türk’te kaydedilmiş olan kök yapısında, aynı aksana yakın ve Türkçe kelimeler olduğunu; yine sözlükte geçen ve yöremizde kullanılan sözcüklerin yaklaşık olarak;
Sümerce 38,
Rusça 76,
Ermenice 89,
Ermeni Kıpçakçası 36,
Rumca 169,
Gürcüce 200,
Arapça 330,
Moğolca 450,
Farsça 695 (Osmanlı Türkçe konuşur. Osmanlıca alfabe ile yazardı) veTürk lehçeleri olan;
Türkmen Türkçesinde 240,
Kazan Tatar Türkçesinde 123,
Özbek Türkçesinde 127,
Kırım Tatar Türkçesinde 163,
Kuman Kıpçak Türkçesinde 181,
Kırgız Türkçesinde 214,
Kıpçak Türkçesinde 330,
Uygur Türkçesinde 327,
Karahan Türkçesinde 342,
Azerbaycan Türkçesinde 422,
Karahan Malkar Türkçesinde 578 sözcük ile aynı anlam ve biçimde olduğunu ortaya koymaktadır.”
Bu veriler ışığında baktığımızda siz tarihinize sahip çıkmazsanız başka birileri size tarih yazmaya çalışmaktadırlar.
Dergi basıldıktan sonra Mine Arıcı Yılmaz'ın sözlüğü çıkmıştır.
LÜTFEN TARİHİNİZE, KÜLTÜRÜNÜZE VE DİLİNİZE SAHİP ÇIKIN.
Sonuç olarak ise şunları söyleyebilirim.
Annem ve ondan evvelki kesim bölgede Kuşdili, Kuku dili gibi kendilerince bir dil oluşturmuşlardı.
Neden bunu kullanıyordunuz soruma ise bizi anlamalarını istemediğimiz zaman bu dili konuşuyorduk demekteydiler.
Almanya’da 4 yıl kaldım.
Konuştuğumuz Türkçe, içi Almanca kelimelerle dolu ayrı bir lehçe haline bürünmüştü.
Dışarıdan kimsenin anlama ihtimali yoktu.
Birçok ortak kelimeler kullandığımız Hopa Hemşinlileri ise bence gittikleri bölgede, diğerleri kendileri anlamasın diye bildikleri kelimeler üzerinden Türkçeyi de katarak kendilerince bir lehçe geliştirmişlerdir. Çünkü ikinci bir dil olmadan bu lehçeyi konuşamıyorlar.
Fakat bu lehçe nece olduğu bilinmediği için Ermeniler tarafından açık bir kapı gibi değerlendirilip Hemşin bölgesine bu kapıdan giriş yapmaya çalışılmaktadır.
Tarihini, Kültürünü ve dilini bilmeyenlere de kendi uydurdukları bir Tarihi, gerçekmiş diye itelemeye çalışıyorlar.
Kaynak: Kalif Dergisi 2- Sayfa 20