Ağabeyim Orhan Bayramoğlu  Yazan.Özcan Bayramoğlu

Ağabeyim Orhan Bayramoğlu Yazan.Özcan Bayramoğlu

Ağabeyim Orhan Bayramoğlu, Rize Çamlıhemşin ilçesi Varoş (yeni adı Yazlık) Köyü nüfusuna kayıtlı olup, 1936 yılı Ekim ayında Pazar İlçesi Kocaköprü ( eski adı Hotri, Abdioğlu)
mahallesinde dünyaya gelmiştir.
Babamız Yusuf, annemiz Fevziye’dir.
Dedelerimizin bu köyde aldıkları taşınmazlar nedeni ile iskân yerimiz Kocaköprü Köyü’dür.
Ağabeyim, ilkokulu 4 km uzaklıktaki Yücehisar ( eski adı Lamgo) köyünde,


Ortaokul öğrenimini ise, Pazar Ortaokulu’nda tamamlamıştır.


Gerek ilkokulda gerekse ortaokulda zeki ve çalışkanlığı ile dikkatleri üzerinde toplamış, tüm ilçe ve çevre köylerde kendisinden takdirle söz edilmiştir.
Dönemin maddi imkânsızlıkları nedeniyle, tahsil hayatını sürdürebilmek için kesinlikle lise parasız yatılı sınavlarını kazanması gerekmektedir.
O da bunu başardı ve 1951 senesinde İzmir Atatürk Lisesi’ni parasız yatılı olarak kazanan iki kişiden biri oldu ve İzmir’e gitti.
Daha sonra bazı sağlık sorunları sebebi ile naklini İstanbul Haydarpaşa Lisesine aldırdı, son sınıfta ise okula bir yıl ara verip köyümüze geri döndü.
1955-56 yıllarında İlastas ( Yemişlik ) Köyün de vekil öğretmenlik yapmaya başladı ve beni de o okula yazdırdı ve üçüncü sınıfta öğretmenliğimi yaparak beni de okuttu.
Aynı yıl, 23 Nisan Egemenlik ve Çocuk Bayramında Pazar’da günün önem ve anlamını anlatan konuşmayı yaparak herkesten takdir topladı.
Haydarpaşa Lisesi’nden mezun olup üniversiteye girme hazırlıklarına başladı.


O yıllarda İstanbul Teknik Üniversitesi kayıt için 30 Lira talep etmekteydi.
Bu parayı tedarik edemediği için Mühendislik Fakültesi yerine İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ne ücretsiz olarak kayıt oldu.
Babam beni okutmaya pek hevesli değildi.
Benim evden uzaklaşmamı istemiyordu. Ağabeyim ise buna kesinlikle karşı çıktı ve “Kardeşim Özcan’ın köyde kalıp tahsilsiz olmasını sindiremeyeceğini ve beni kendisinin okutacağını” söyledi.
İmkânsızlıklar nedeniyle mutlaka bir yurtta kalması gerekmekteydi, Fatih Erkek Öğrenci Yurduna girebilmek için Ankara’da dönemin milletvekillerinden hemşerilerimiz Tevfik İleri ve İzzet Akçal Bey’leri ziyaret etti ve onların desteği ile bu yurda yerleşti.
Hukuk Fakültesi son sınıfta iken rahatsızlığı nüksetti ve İstanbul Adalar Prevantoryumunda bir müddet tedavi oldu.
Bu sebepten dolayı okuluna yine ara vermek zorunda kaldı.
O yıllarda lise mezunu erkek öğrencilere askerlik hizmetlerini yedek subay öğretmen olarak tamamlama hakkı tanınmıştı.

Ağabeyim, beni de okutmayı planladığı için bu göreve müracaat etti ve 1962 senesinde Ankara Haymana Karagedik Köyü İlkokulunda göreve başladı.
O yıl 23 Nisan Egemenlik ve Çocuk Bayramındaki konuşmayı da yine ağabeyim yaptı.


Görevinin ikinci yılında ise beni lisede okutabilmek için lisesi olan bir ilçeye tayinini istedi.
Ancak bu o kadar kolay değildi. Çünkü bu hak köy ilkokulları ile sınırlandırılmıştı.
Ağabeyim, bunu başarabilmek için Milletvekili İzzet Akçal Bey’in desteği ile tayinini Kırıkkale Merkez Cumhuriyet İlkokuluna aldırdı.
Beni de Kırıkkale Lisesine yazdırdı.
O öğrenim yılında da 23 Nisan Egemenlik ve Çocuk Bayramı kutlamalarında günün
önem ve anlamını belirten konuşması ile büyük alkış aldı. Kırıkkale’de askerlik görevini yaparken, bir yandan da Hukuk fakültesindeki eksik derslerin sınavlarını başarı ile vererek mezun oldu.
İstanbul’a döndüğümüzde ise beni Vefa Lisesi’ne kaydettirdi, kendisi de Avukat Faruk Oralbi’nin yanında avukatlık stajına başlayıp bitirdikten sonra 5321 sicil numarası ile İstanbul Barosuna kaydoldu ve serbest avukatlık yapmaya başladı.
İlk davası, soyadı tashihidir. ‹Güldoğan› olan soyadımızı ‹Bayramoğlu› olarak değiştirmiştir.
1960 yılında arkadaşları Gültekin Turan, Yaşar ve Dursun Orhun, Ali Turan, Nazmi Paslı ve diğerleri ile kurdukları Hemşin Yüksek Tahsil Talebe Cemiyeti›nin başkanlığına getirildi.
Hemşinlileri bir araya getirmek, dayanışma ve yardımlaşmayı pekiştirmek için piknikler ve özel yemekli horon geceleri tertipledi.
Lise yıllarında yazmış olduğu şiirlerini Sen ve Tulum isimli kitapçıkta topladı.
Kitap satışından elde ettiği gelirleri, hayırsever hemşerilerden ve özellikle İdris Yamantürk, Orhan Kobal ve Yılmaz Günaçar’ın bağışlarına katarak dernek adına bir apartman dairesi satın aldı.
Daha sonra bu daire satılarak, şu anda halen Kadıköy Yel değirmenin de dernek binası olarak olarak kullanılan bina satın alındı.
Ağabeyim, ünlü yöre şairimiz Şükrü Duman ile tanışmış, karşılıklı olarak birbirlerine şiirler yazmışlar ama ne yazık ki o şiirler ve diğer pek çok şiirleri kaybolmuştur.
Bizim Varoş Köyü’nde de başta Timoşoğlu Şükrü, Ahmet Bayramoğlu gibi şairler ve atma türkü derleyen söyleyen kadınlar vardır.
Bunlardan Ahmet Bayramoğlu, ‘Denize Hasret’ şiirinde şöyle seslenir:

Denize anlaşılmaz bir şeyler söylerdiniz,
Anlayamazdım neydi, hiç bitmeyen derdiniz?
Sedef köpüklü sular, martılar yurdu deniz
Yine ‘Yayla Güzeli’ şiirinde ise yörenin kendine
has baş bağlayış stilini şu şekilde dizelere döker:
Şu baş bağlayışınız ah ne kadar cilveli
Onları öyle güzel düzene koyan eli
Bilmiyorum sevgilim nasıl tasvir etmeli?


Akrabalarımızdan beceriksiz bir delikanlı sevdiği kızı arkadaşlarının yardımı ile ıssız bir ormana kaçırır.
Arkadaşları onları yalnız bırakıp ayrılırlar.
Kurnaz olan kız, delikanlıya beni çöz ihtiyacım var der, ama kaçarsın diyen delikanlıya kız: ‘ Aha çarığımı çıkarıp sana bırakayım, hoş yalınayak kaçacak değilim ya’ der.
Garip akrabam buna inanır ve kızın elini çözer.
Kız, o halde kaçar ve köyüne sığınır.
Bu olay duyulur.
Bir düğünde delikanlıya türkü atarlar ve şöyle seslenirler:

Niye kızı kaçırdın?
Bayramoğlu batacak,

Delikanlı da şöyle yanıt verir:

Çıkardı çarığını,
Ne bileyim kaçacak?

Ağabeyim Rize’ye, Hemşin’e, Çamlıhemşin’e ve doğaya adeta sevdalı idi.
Adli tatillerde birlikte köyümüze gider, kalırdık.
Krater göllerini, ulaşımı zor olan tepe ve boğazları gezer, pırıl pırıl akan berrak sularla, bin bir çeşit çiçeklerle, derelerle konuşurdu.
Gelen misafirleri ağırlamak onun adeta görevi idi.
Avukatlıkta para kazanmayı amaç edinmemiştir.
2008’de Akyamaç Köyü’nden Ziya Küçük Bey ile tanıştı.
Ziya Küçük şiir yazan ve şiirlerini asla yayınlamak istemeyen bir şairdi.
Ağabeyim onu, ikna etmesini bildi ve 500 sayfalık "Güz Yeşili ve Sessizliğin Sesi" adlı şiir kitaplarında onun şiirlerini yayınlamayı başardı.
1965 yılında Fatma Nezahat Aksoy ile evlenen ağabeyim Arzu, Derya, Yusuf ve Cenk isimli dört çocuğu olmuştur.
Ağabeyim, tüm çocuklarını okutarak hepsinin üniversite tahsili görmesini sağlamıştır.
Ağabeyim 2012 yılı Mayıs ayında rahatsızlandı ve pankreas kanseri teşhisi ile tedavi görmeye başladı.
Yayladaki köyümüzde dinlenirken Veda isimli şiirini kaleme aldı:

‘Ben ki senden uzakta Senin için ağlarım
Bensiz ki horon olur bensiz ki türkü derler
Kabe toprağı gibi uzak bana o yerler
Belki aşık çobanlar size türkümü söyler
Elveda artık size, mahzun yaylalar köyler...’

Ağabeyim Orhan Bayramoğlu 2013 yılı 11 Ocak’ta İstanbul’da vefat etti.
12 Ocak’ta Pazar’da aile mezarlığımızda annemizin yanında toprağa verildi.


Hemşin özlemi ile yanıp tutuşan Orhan abimizi bizler de rahmetler diliyoruz

 

Kaynak: Kalif Dergisi 2- Sayfa 82