ESKİ HESAP YILBAŞI (ÇEETNİG GECESİ)

ESKİ HESAP YILBAŞI (ÇEETNİG GECESİ)

ESKİ HESAP YILBAŞI (ÇEETNİG GECESİ)

Babalarımızın gurbetliği çok erken başladığı için çoğumuz o günlere yetişemedik. Bu geleneği annemden dinledim.  Bu gelenekle ilgili mutlaka bundan çok daha fazla anılar vardır. Bu anıları yazarak gelecek kuşaklara aktarmak hepimizin görevidir.

Eski Hesap (Rumi) Yılbaşı Miladi 13 Ocağı 14 Ocak’a bağlayan gecedir. O gecenin sonunda Büyük Ay dediğimiz Ocak ayına girilir. Bu gece Hemşin’de çeşitle eğlenceler ile uzun yıllar boyunca kutlanmıştır. Yılbaşı ile ilgili olarak eskiden yaşatılan ancak günümüzde unutulan çok güzel gelenekler vardır.

TUZLU PELİT

13 Ocak gecesi genç kızlar 7 evden birer avuç tuz çalar ve bu tuzları karıştırarak çok tuzlu bir Pelit (Bir nevi Bazlama) yaparlardı. Akşam yatmadan önce bu Tuzlu Pelitin bir kısmını yer kalanını ise yastıklarının altına koyup, bildiği duaları okuyarak uyurlardı. Ne kadar susasalar da sabaha kadar su içmezlerdi. O gece rüyada evleneceği erkeği göreceklerine inanılırdı. Sabah kalktıklarında yastığının altına koyduğu peliti kapının önüne koyup beklemeye başlarlardı. Kargalar veya diğer kuşlar bu peliti alıp hangi yöne giderse kızın o taraftaki evlerden birine gelin gideceğine inanılırdı.

Akşam hava kararınca Yün Tarağı (Tapul Tarağı) kapının önüne atılırdı. Tapul Tarağı atılan eve Koncoloz gelmeyeceğine inanılırdı. Ayrıca gece olduğunda mümkün olduğu kadar dışarı çıkılmazdı. Tek başına dışarı çıkanların kafasına Koncoloz'un Tapul Tarağı ile vuracağına inanırlardı.

O gece evde ne kadar Kendirden yapılmış ip varsa hepsi saklanırdı. İpler ortada kalır ve ipe bakılırsa o sene yılanlarla çok karşılaşılacağına inanılırdı. Evde işlenmemiş yün varsa o gece işlenerek ip haline getirilir ve o ipler de saklanırdır.

BİR ANI: Bu arada küçük bir anı anlatayım. Bizim köyde bir evin kızları akşamdan Tuzlu Pelit yaparak yastıklarının altına koymuşlar. Sabah uyanınca kızlar yastıklarının altındaki peyniri kapının önüne koyup kuşları gözlemeye başlamış. Bu sırada gelen bir karga Tuzlu Pelitlerden birini kaparak Hemşin’den yukarı Zuğa’ya doğu uçmaya başlamış. Kendi pelitini takip eden kız bakmış ki karga pelitini yukarı doğru götürüyor karganın arkasından bağırmaya başlamış; “Alla belangi versun! Yukari değil aşaği gotur aşağiii”.

Not: Hemşin’de yukarıdaki köylerin işi daha da ağırdır. Sahil tarafına indikçe arazi çoktur ama işleri Hemşin’deki kadar ağır değildir.

 

EVLERİN DOLAŞILMASI

Eski hesap yılın son günü olan Aralık ayının son günü köyün gençleri bir Çapuk (Küçük sepet) alarak tüm evleri dolaşır ve evdekilerden şeker, bal, meyve toplardı.

Gençler Çapuk ile evleri dolaşırken bir de türkü söylerlermiş. O türkülerden birini de Yıldız Özdemir’in annesi hatırlıyor.

“Yılbaşı geceleri donaturuz evleri

Bize tatlı verenun, tez gelur kocalari”

 

Bir başka türküyü ise Çayeli'nden Öğretmen Zeliha Şerifoğlu hatırlatıyor.

"Yeni yıl geceleri,sağolsun kocaları.

Veren veren veşure, vermeyen teneşure..."

Akşam olduğunda köyün tüm gençleri bir evde toplanır ve sabaha kadar eğlenirlerdi. Hava karardığında gizlice evlerin deranilerine girilerek birkaç kabak çalınırdı. Gençlerin toplandığı evde bu kabaklar pişirilir ve bal ile yenilirdi. Bu eğlenceler gece yarısına kadar türküler söylenerek devam ederdi. Kabak çalınması ile ilgili bir başka gelenek daha varmış. Kimin kabağı çalınmışsa o kişi eve davet edilir ve kendi kabağından ona da verilirmiş. Ancak evlerde o kadar kalabalık olurmuş ki gelenler kimin kabağının çalındığını bilmezlermiş.

Çeetnig Gecesi ile ilgili bir başka türkü de Şahzene Şahin’den.

Çocuklar toplanıp bir Çapuk alırlar. Bu çapuğa uzun bir ip ve bir de tangal takılıp gidilen evin kapısı yavaşça açılır tangal kapıdan içeri atılıp ve hep birlikte bir türkü söylenir.

Yılbaşı gecelerı
Devletun bacaları
Çapuğı dolduranun
Tez gelur oğluları(son mısra eve göre değişir.gelin,koca,anne,baba vs.)

Evin içine atılan çapuğa un, şeker, yağ veya meyve konur.

Çeetnig Gecesinden bir başka anı ise Nafiz Paşalı’dan; 

Dedemin ufak kardeşi Ayşe Ana kardeşim Mehmet ile Davut amcanın oğlu Aliye; “Sabah erken benim evime gelene bol elma, armut, ceviz ve fındık vereceğim” diyor. Çocuklar sabah erkenden kalkabilmek için akşam erkenden yatıyor.  Ali Mehmet’i atlatmak için yarı gecede evden çıkıyor. Çocuğunun erkeden kalkıp evden çıktığını gören Gelin Halamız sesi çıktığı kadar; “Uşağum delilandi. Kar, kış, kuyamette evden çıktı gidiyor” diye bağırarak Paşalı Mahallesini ayağa kaldırmış.

1 OCAK SABAHI

Gece eğlenceler bitip sabah olduğunda evdeki herkes kalkardı. Evdekiler ahıra inerek ahırdaki Öküzü evin avlusuna getirip eve sokarlardı. Öküz evden içeri önce sağ ayağını atarsa o senenin bereketli geçeceğine, sol ayağı ile girerse bereketin fazla olmayacağı inancı vardı.

Eve giren öküze 1 tas mısır yedirilirdi. Bunun bereketi artıracağına inanılırdı. Mısırı yiyen Öküz evde işerse o sene çok bal olacağına, büyük abdestini yaparsa mısırın çok ve bereketli olacağına inanılırmış.

Akşamdan avluya atılan Yün Tarağı sabah olduğu yerden alınarak sevmedikleri kişilerin bahçesindeki Yığın Ağaçlarının olduğu kurutulmuş mısır saplarının altına saklanırmış. Bu yapıldığında o sene çıkacak yılanların hepsinin o kişinin önüne çıktığı inancı varmış.

O senenin ilk sabahında yani 1 Ocak sabahı eve gelen ilk kişiyi de sınarlarmış.  Eğer o sene bereketli olursa o kişiden bereketsiz olursa da o kişiden bilirlermiş. Bereketsiz geçen bir seneyi eve ilk gelen kişiden bildikleri için ertesi sene o kişinin evlerine gelmemesi için kapıları kitlerler, onu içeri almazlarmış. Bereketli geçen sene oldu mu o sene ilk gelen kişinin ertesi sene de ilk gelen kişi olmasını isterlermiş. Bu sebeple olsa gerek çocukların masumiyeti sebebiyle eve ilk gelen kişinin bir çocuk olmasını beklerlermiş.

Şakir AKSU

13.01.2015

ANKARA

Kaynak: Kalif Dergisi 1 - Sayfa 72